CADI KAZANINA BİR ODUN DA SEN AT
Kendi kalesine attığı gollerle puan kaybedip liderlikten düşen iktidar partisinin ;
kaybettiği puanları hakem marifetiyle hükmen kazanmak düşüncesiyle, CHP'de kaynatmak istediği "cadı kazanının" iyice fokurdaması için, altındaki ateşe odun taşıma işi tüm hızıyla devam ediyor.
Kılıçdaroğlu'nun ; başta "siyasi dönme" devrik Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş olmak üzere, tüm avaneleri de odun taşıma işine yardımcı olurken, kaynamaya başlayan kazanın sahibi CHP ;
ateşi söndürme gayreti yerine daha çok alevlensin diye karıştırmayı ihmal etmiyor.
Kişisel egoların parti çıkarlarının önüne taşınmasını içeren siyasi manevraların, partide yarattığı zemin kayması her geçen gün biraz daha belirginleşmeye başladı.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendi ikbalini düşünerek "bizde herkese yer var, buyurun Halil İbrahim Sofrasına" çağrısıyla davete icabet edenler sofradaki yerini alırken ;
akıl almaz pazarlıklarla ödünler verildi, milletvekillikler hediye edildi,
sofrada ne varsa yendi içildi,
ev sahibine ise bulaşıkları yıkamak kalmıştı.
"Büyük Değişim" söylemiyle başlatılan harekât sonucunda oluşan Özgür Özel döneminin partiye yeni bir heyecan getirdiği gözlendi.
*Ülkenin içinde bulunduğu kaotik ortam,
*çekilmez hale gelen yaşam koşulları,
*hak-hukuk ihlalleri,
*dış politika,
*siyasal islamın ayak sesleri,
*özellikle sağlık, eğitim ve adalet konularındaki olumsuzluklar,
*ekonomik buhran ile ilgili söylemlerin geliştirilmesi ve bunların halkla bütünleşerek dile getirilmesi için yapılan geniş katılımlı toplantılar vatandaşın beklentisiydi ve karşılık bulmuştu.
Bununla birlikte ; kendi kalelerine attıkları bunca gol sonucu oluşan puan kaybının telafisi için çeşitli operasyonları devreye sokan iktidar kanadının hamlesi, konuyu değişik bir boyuta taşıdı.
Bazı belediye başkanları ve meclis üyelerine peşpeşe yapılan gözaltı, tutuklama ve kayyım uygulaması karşısında oluşan tepkilerin giderek büyümesi Özgür Özel'i parti otobüsünün üstünden indirmiyordu artık.
Partisine mensup belediye başkanları ve meclis üyelerinin hukuksuz bir biçimde tutuklanmaları konusunu dillendirip protesto etmek tabii ki yapılması gereken öncelikli bir davranış biçimidir.
Ancak olağanüstü ilgi gören bu mitinglerin partiyi arka plana itercesine kişiselleştirilmesi de çok doğru bir yöntem değildir.
Bu durum çeşitli spekülasyonlara neden olurken, parti ile ilgili önemli gelişmelerden uzak kalındığı görüntüsü veriyor.
Özellikle il ve ilçe kongre süreçlerinin devam ettiği bu günlerde ;
üst yönetimin il ve ilçelerden kopuk olmasının yarattığı olumsuzlukları gazete ve televizyonlardan öğrenmekteyiz.
*Partiye yıllarını vermiş kişilere karşı ilgisizliği,
*üye yapısının usulsüz denecek kadar değiştirildiği,
*yönetimlerin halktan kopuk oluşu,
*yönetimlerin bir aile şirketi şeklinde oluştuğu, üst yönetimin ne kadar bilgisi dahilinde olduğu merak konusudur.
Kongre sonunda oluşan yönetim kadroları listelerinin Genel Merkez yetkili birimlerince incelendiği konusunda oluşan şüphelerin giderilmesi gerek.
Adeta aile şirketi gibi oluşturulmuş yönetim listelerinde aynı soyadını taşıyan 3-5 kişinin bulunmasının, Kurultay Delegeliği listesinde baba-oğulun birlikte oluşunun mevzuata ve etik kurallara ne derece uygun olduğunun cevabı bile verilemez durumda.
"Her kim olursan gel. Halil İbrahim Sofrasında senin de yerin var" dönemine son verip ;
*Devrimci- Demokrat- Yurtsever- kırk yıllık partiliysen sen dışarda kal, dayı-yeğen bize yeter" dönemini yaşıyoruz.
Birinci parti olacağız ya....
SEMİH HOCAOĞLU-MARDİN


