Semih Hocaoğlu

Tarih: 16.01.2025 23:32

KABAK TADI VERMEYE BAŞLADI

Facebook Twitter Linked-in

KABAK  TADI VERMEYE  BAŞLADI

 

 

Gündem değiştirmek için büyük uğraşlar verilip suni gündemler yaratılarak dikkatler dağıtılmak istense de ;

zaman zaman bazı ciddi gelişmeler olmasına rağmen, ülkenin temel sorununun ekonomi olduğu ve bu sorunun en önemli gündem maddesi olduğu gerçeği, gizlenemez boyuta ulaştı.

Büyük ekonomik sıkıntılar içinde hayatta kalma mücadelesi vermekte olan vatandaş burnundan soluyor duruma gelmişse,

eğer bıçak kemiğe dayanmaktan öte, kemiği parçalamışsa,

eğer lokma aslanın ağzında değil midesine inmişse,

başka başka şeylerin birinci gündem maddesini oluşturması mümkün değildir.

Söz konusu olan ;

çocukların yatağa aç girmesi ise,

ev kirası ödenemez duruma gelmiş ise,

elektrik faturası ödenip doğalgaz faturası ödenemiyor ise,

ilac alınmadan eve gelindiğinde karı-koca göz göze gelmekten çekiniyor ise,

ne kadar ciddi olursa olsun,

ne kadar önemli olursa olsun ekonomik sıkıntıdan başka hiçbir konu vatandaşın öncelikli sorunu değildir.

Böylesine bir ortamda yaşam mücadelesi vermekte olan büyük çoğunluğun oluşturduğu büyük fotoğraf, herşeyi tüm çıplaklığıyla ortaya koymuş olmasına karşın ;

bazıları sorunu hafifletip basite indirgeme,

bazıları yaşamsal bir konuyu magazin boyutuna taşıma uğraşındayken,

bir başkaları muhalefet düşüncesiyle yaptıkları değerlendirme biçimiyle incir çuvalını berbat ettiklerinin bile farkında değil.

Herşeyin bu denli kötü olmadığı dönemlerde küçük bir ekonomik çalkantı yaşandığı zaman, oluşan değer kaybının ne şekilde ifade edildiğini çoğumuz hatırlarız.

Enflasyonda bir oynama olduğunda, alım gücünde ufacık bir azalma göründüğünde ;

"Memur maaşıyla şu kadar Cumhuriyet Altını alınabilirken, şimdi alınamaz oldu" şeklinde değerlendirmeler yapılırdı.

Altın ile yapılan böylesine değerlendirmelerde ;

zaman içinde yarım altına, daha sonra çeyrek altına,

derken gram altına kadar düşüşler yaşandı.

Altına değil erişimin, adının anılmasının bile unutulmaya yüz tuttuğu,

ekonominin allak bullak olduğu,

geçim sıkıntısının tavan yaptığı,

en fazla mutfağın etkinlendiği bu ortamda ;

önceleri altın ile yapılan değerlendirmeler, şimdi doğal olarak yiyecek maddeleri üzerinden yapılmaya başlandı.

* "Asgari ücretle daha önce şu kadar domates alınabilirken, şimdi ancak şu kadar domates alınabiliyor"

* "Emekli maaşıyla şu kadar ekmek alabilenin, şimdi alabildiği ekmek sayısı şu kadar"

* "Şu kadar litre süt"...

* "Şu kadar pirinç"...

* "Şu kadar salça"...

Anlayacağınız bu işler de "kabak" tadı vermeye başladı.

Dağıttığı kırmızı kartlarla alanları kızıla boyayan, gününden beri özelliği olmayan, bu ara

özgürlüğünü de yitirmiş bir siyasi lider, bu konuyu daha da sulandırarak ;

ilk mektebe yeni başlamış talebelerin daha iyi algılamaları için toplama-çıkarma işlemini fasulye taneleriyle yapan öğretmenlere özenerek, her gittiği kent ile özdeşleşmiş yemek, gıda maddesi ve zerzevatla örnekler veriyor.

* Kars ve Ardahan'da asgari ücretle önce 77 kilo kaşar alınabilirken şimdi 59 kilo alınabildiğini,

* Konya'da etli ekmek,

* Mersin'de tantuni,

* Niğde'de patates,

* Adana'da şalgam,

* İzmir'de boyoz kayıplarını anlatmaya çalışıyor.

Diyarbakır'a geldiğinde Diyarbakırlıların ne kadar karpuz zararlarının olduğunu da anlaşılır bir dille anlatacağı kesin de ;

"hıyar" kaybını nerede anlatır bilemem...

 

SEMİH HOCAOĞLU-MARDİN


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —