MARDİN’DEN LÜBNAN’A GÖÇ EDEN SÜRYANİLER, KÜRTLER VE MAHALLEMİLERE NE OLDU? VE MARDİN ARTUKLU ÜNİVERSİTESİNE BİR ÇAĞRI!
Bu makalemde 19. yy’ın sonlarından itibaren Lübnan’a göç eden Süryaniler, Kürtler ve Mahallemileri ele alacağım. Söz konusu etnik gruplar siyasi ve ekonomik nedenlerle önce Lübnan’a göç ettiler. Lübnan İç Savaşı sırasında ise can güvenliği endişesiyle genelde Almanya ve İsveç’e göç ettiler. Fakat her bir grubun bu ülkelerde farklı bir macerası oldu. Süryanilerle başlayayım:
1895 ve 1915 olayları Tur Abdin Süryanilerini Lübnan'a kaçmaya zorladı ve Bekaa’daki Zahle şehrinde ve Beyrut’un Musaytbe mahallesinde topluluklar oluşturdular. 1921’deki TBMM-Fransız Anlaşmasından sonra Kilikya’dan gelen Süryani mülteciler, Lübnan’daki Ortodoks Süryani sayısını artırdı. 1944'te Lübnan'da 3.753 Ortodoks Süryani'nin yaşadığı tahmin ediliyordu. 1950’lerin sonlarında Suriye’deki toprak reformu, Kuzey Suriye’deki Süryanileri Batı’ya ve Lübnan'a göçürttü. Aynı şey Türkiye'deki Kıbrıs protestoları nedeniyle, 1960'ların sonlarında Türkiye Süryanilerinin de başına geldi. Mardin’de çeşitli zanaat ve ticari işlerle uğraşan Süryaniler, Lübnan’da da genellikle bu alanlarda faaliyet göstermeye devam ettiler. Siyasetle ilgilenmediler. 1975’de Lübnan İç Savaşı başladığında ülkede 65.000 Ortodoks Süryani vardı. Şiddet sonucu Süryanilerin yarısı yine göç etti ve birçoğu İsveç'e gitti.1987 yılı itibarıyla Lübnan'da yalnızca birkaç bin Ortodoks Süryani kalmıştı. İç Savaştan sonra da Irak ve Suriye’den kitlesel Süryani göçleri aldı. Bir başka deyişle bugün Lübnan’daki Süryanilerin çok azı Mardin’den göçen Süryanilerden ve çocuklarından oluşmaktadır. Bunlardan biri de ünlü şarkıcı Feyruz’dur.
İsveç'teki Asurlular/Süryaniler (Assurier/Syrianer) ise İsveç'teki en büyük Ortadoğu Hristiyan topluluğunu oluşturur. Çift isim, 1970'lerde başlayan ve iki alt gruba bölünmeye neden olan bir isim çatışmasını yansıtır. Bu topluluk, Süryani gelenekçi ve dini anlayışla rekabet halindeki Asurlu modernist ve laik yoruma sahip olarak ikiye bölünmüştür. "Asurlular" terimi eski Asur kökenini ve Asur İmparatorluğu mirasını kabul ederken, "Süryaniler" ve "Aramiler" terimleri bu tür bağlantıları reddeder. Bunun yerine Hıristiyan inancının, Süryani Ortodoks Kilisesi'nin ve Aramice konuşan ataların önemini vurgular. İsim ve kimlik konusundaki bu çatışma İsveç bağlamında birçok düzeyde görülmektedir: Södertälje'de iki Süryani Ortodoks piskoposu, iki ulusal federasyon (Asurlu ve Süryani), üç TV istasyonu (Suroyo TV, Assyria TV ve Suryoyo SAT), üç futbol kulübü (Assyriska FF, Syrianska FC ve Södertälje Futbol Kulübü) ve ayrı ayrı kadın ve gençlik federasyonları ve yerel dernekler, sosyal kulüpler bulunmaktadır. Birçok İsveç restoranı, mağazası ve kuaför salonu Asurlular/Süryaniler tarafından işletilmektedir. Bu yerler tüm ailelere istihdam sağlamaktadır ve refah içindeki göçmenlerin kazandıkları para, memleketlerine geri gönderilmektedir. Genel olarak iyi ekonomik durum ve yerel, bölgesel ve ulusal düzeylerdeki siyasi görünürlük nedeniyle, topluluk İsveç yetkilileri tarafından İsveç'teki en başarılı göçmen gruplarından biri olarak kabul edilmektedir. Gençlerbirliği, Karagümrük ve Galatasaray futbol klüplerinde oynayan Jimmy Durmaz ve Denizlispor’da kısa bir süre oynayan akrabası David Durmaz da İsveç’te doğmuş Mardinli Ortodoks Süryanilerdendir.
Mardin’in Güzelağaç (Merzka), Çimenlik (Merce), Ovabaşı (Metina), Beşikkaya (Fafe) ve Kuyular (Cıbılgrave) köyleri yoğun göç veren köyler olmuş ve Kürt göçmenler Lübnan’da ağırlıklı olarak Beyrut’a ve az sayıda da Bekaa vadisine yerleşmişlerdi. (Orsam, s 18) Söz konusu köyler Ömeryan/Ömeri köyler olduğundan, göç eden Kürtlerin tamamına yakınının Ömeryan aşiretinden olduğu sonucu çıkarılabilir. Aslında Ömeryan aşiretinden bazıları 19. yy’ın sonlarında iş bulmak için Beyrut’a gelmişti. Sonraki yıllarda aşiret içi çatışmalardan kaçan Ömeryanlar da buraya geldi. Şeyh Sait isyanından sonra yeni rejimle anlaşamayan veya uzun süreli askerlikten kaçan Ömeryanların Lübnan’a gelmesiyle, Ömeryanların bu ülkedeki sayıları arttı. 1936 yılında sayıları 1500’e, 1944’te 7000’e ulaşmıştı. Ortodoks Süryaniler gibi 1950 ve 1960’lardan itibaren Irak ve Suriye’deki siyasi baskıdan kaçan Kürtler, Lübnan’daki tüm Kürt nüfusunu 70.000’e çıkardı.
Ömeryanlar/Ömeriler (ve Mahallemiler) iç savaşa kadar, çok az eğitim ve tarım dışında çok az beceriyle Lübnan'a geldiler. Vasıfsız işçiler olarak, ilk olarak Beyrut şehir merkezindeki sebze pazarında hamal ve kutu üreticisi olarak işgücü piyasasına girdiler. Ancak çoğunluk, yoksulluk ve okuma yazma bilmemenin kendini yeniden üreten döngüsünde sıkışıp kaldı. Maddi zorluklar nedeniyle, birçoğu hayatta kalabilmek için kapıcı ve ev hizmetçisi olarak çalışmak zorundaydı. İç savaşla neredeyse yarısı genelde Almanya’ya göç etti. Bugün Lübnan’daki Mardin kökenli Kürtlerin (Ömeryanların) sayısının birkaç bin olduğu tahmin edilmektedir. Beyrut’taki Ömeryanlar 1960 yılında Ravda Heyeti adı altında örgütlendiler. Bu heyet başından beri islamcı Cemaat-i İslamiye ile iyi ilişkileri bulunmakta ve islamcı faaliyetler yürütmektedir.
Atris, Fahro, Fettah, Harb, Miri, Omeyrat, Ramazan, Remmo, Şa’bu, Şerif, Şeyh Musa, Siyala ve el-Zeyn Mardin’den Lübnan’a göç etmiş büyük Mardelli ailelerindendir. Bu ailelerin tamamı Arap Mahallemi aşiretindendir. Mardin’in Ömerli ilçesi ile Kayatepe (Mineyzil), Yenilmez (Mihaşniye), Üçkavak (Raşidiye) ve Söğütlü (Kinderib) başta olmak üzere çeşitli köylerinden göç eden Mardellilerin tamamına yakını Beyrut’ta yaşamaktadır. Beyrut’un yoğun göçmen nüfuslu ve düşük gelirli mahallelerinden el-Basta, Zukak Bilat, Burc Ebu Haydar, Ayşe Bakkar ve Burc el-Baracne, Ayn el-Mreyse, Furn el-Şubbek, Reml el-Zarif ve el-Karantina/el-Maslah’a yerleşmişlerdir. Ayrıca bir grup Mardelli Bekaa Vadisinde ve Trablus’ta yaşamını sürdürmektedir.
Mardelli ismi eskiden Mardin ‘den Lübnan’a göçen herkes için kullanılırken, Mardinli Süryanilerin ve Kürtlerin kendilerini ayrı etnik gruplar olarak tanımlamaları nedeniyle, bugün sadece Mardinli Arapça konuşan Mahallemiler için kullanılmaktadır. Mardellilere aşiretlerinden dolayı da Mahallemi ve konuştukları bozuk Arapça’ya da Mardelli denmektedir. Fakat Mardelliler genelde modern standart Arapça okuma ve yazmayı bilmemektedir. Mahallemiler Mardin’den göç eden en kalabalık nüfusu oluşturmaktadır. Bugün Lübnan’da yaşayan Mahallemilerin yaklaşık 20.000 olduğu tahmin edilmektedir.
Yukarıda belirtildiği gibi Ömeriler gibi Mahallemiler de ilk zamanlar çok zorluklar çekti. Lübnan hükümeti 1994 yılına kadar onlara vatandaşlık vermedi. Bu yüzden eğitim ve sağlık gibi hizmetlere ulaşamadılar. Ek olarak diğer etnik grupların onları Lübnanlı olmadıkları için dışlamaları ve kötü davranışları, kendi içlerine kapanmalarına sebep oldu. Bu kapanma sonucunda kendi sivil toplum örgütlerini kurma yoluna gittiler. Mahallemilerden Fahro ailesi bunun ilk örneğini 1969’da Sedirler Spor ve Kültür Klubünü kurarak verdi. Bu klubün 1970’lerde başarılı bir futbol klubü bile vardı. Omayrat ailesi de Omayrat Aile Birliğini 1979 yılında kurdu. Bu ailenin bazı üyeleri islamcı Lübnan Sosyal Derneğine katıldı. Fakat sonraki yıllarda derneği Kürtlere bıraktılar. Mahallemilerin 1997’de kurduğu Gelecek Nesil Derneği ise Arap kimliğini kuvvetle öne sürmektedir. Üyelerine ve takipçilerine yardım sunmayı amaçlamaktadır. Ravda ile Gelecek Nesil kuruluşlarının Lübnan’daki Türk temsilcilikleri ile iyi ilişkileri bulunmaktadır.
İç savaşta birçok Süryani ve Kürt Avrupa’ya göç ettiği gibi, birçok Mahallemi de Almanya’ya göç etti. Yalnız bazı Mahallemiler Almanya’da çok farklı bir yol seçti: Mafyalaşma. Neredeyse hepsinin sığınma başvurusu reddedildi ama pasaportları olmadığı için vatansız kabul edildiler. Üçüncü bir ülkeye iade edilemediler. Bu insanların ikamet durumu da yılarca belirsiz kaldı. O yüzden çalışma izni alamadılar ve çoğu için suç ana gelir kaynağı oldu. Almanya’da mafyalaşmış Mahallemi ailelerine klan denmekte olup, başlıcaları El-Zeyn, Remmo, Miri, Omeyrat klanlarıdır. Klanların İsveç’te de örgütlü suç faaliyetleri bulunmaktadır. Elbette ki söz konusu klanların tamamının mafyalaştığı düşünülmemelidir. Hatta mafyayla hiçbir ilgisi olmayan klan üyelerinin ve çocuklarının, sırf soyadları yüzünden Almanya’da ayrımcılığa uğradıkları da bir gerçektir.
Araştırmalara göre, klanların ana faaliyet alanlarını uyuşturucu, gasp, yasadışı kumar ve kara para aklama meydana getiriyor. Ayrıca müze soygunları ve dolandırıcılıklar da suç başlıklarının önemli bir bölümü oluşturuyor. Almanya'da klanlar çoğunlukla nargilecileri, bahisçileri, spor barları ve berberleri faaliyet alanı olarak kullanıyor. Klanlar, aralarına hiçbir yabancıyı almamaktalar. Ailenin her şey olduğuna ve ailenin onurunun ne pahasına olursa olsun savunulması gerektiğine inanıyorlar.
El Zein klanı Almanya'daki en büyük klanı ve bazı kaynaklara göre en az 5 bin mensubu var. Lideri Mahmut el-Zeyn (Uca). Mardinli Sincar ailesi de bu klanın yakın akrabası oluyor. Mahmut el-Zeyn’in pandemi sürecinde Almanca bir otobiyografi yayınladıktan sonra Türkiye’ye geldi. Alman TNT televizyon kanalının 2017 yılında yayımladığı “4 Blok” dizisinin bu klanı anlattığına inanılıyor.
Miri klanının da Almanya çapında sayılarının 8 bini bulduğu düşünülüyor. Klan başkanı İbrahim Miri (Miroğlu) 2019'da Lübnan'a iki kez sınır dışı edildi. Remmo klanının iki büyük müze soygunu yaptığı biliniyor. Omeyrat klanı da yaptığı kavgalarla tanınıyor. Tabii ki bahsi geçen aileler bütün suçlamaları reddediyor.
Mardin ilinin şehirli halkları, toptancı bir yaklaşımla tüm Mahallemileri düzen bozucu olarak görerek, toplumsal hayatta onları dışlamaktadırlar. Bazı Mahallemiler de hakikaten toplumsal düzeni bozucu hareketlerde bulunmaktadırlar. Fakat gerçek belki tam tersidir: Bazı Mahallemiler şehirlerde, Almanya’da olduğu gibi dışlandıkları için toplum düzenini bozmaktadırlar.
Mardin’den göç eden Mardinliler (Mardelliler) arasındaki Süryaniler bugün kendilerini Lübnanlı Süryani, Kürtler Lübnanlı Kürt olarak adlandırırken, son yıllarda Mahallemiler de kendilerini Mardinli Arap (Lübnanlı Türk) olarak tanımlamaktadırlar. Lübnanlı Süryaniler Lübnan’daki diğer Hristiyanlar tarafından sahiplenilmiş, Irak Kürdistan Demokrat Partisi liderliği olan Barzani ailesinin Lübnanlı Kürtlere uzun zamandır yardım ve ilgisi bulunurken, Lübnan’daki Türk temsilcilikleri (Büyükelçilik ve Tika gibi) ancak son yıllarda Mahallemilerle maddi ve manevi olarak ilgilenmeye başlamıştır. Fakat hala Mardelliler içinde en yoksul ve sahipsiz denebilecek grup Mahallemilerdir. En ilginç konu da bence, bazı Mahallemilerin mafyalaşmasıdır.
Buradan Mardin Artuklu Üniversitesine, şu soruların cevaplarını arayan lisansüstü tezler yazılması için çağrıda bulunuyorum: Almanya’da vatansız kaldıkları için bazı Mahallemilerin örgütlü suça bulaştığı iddia edildiyse, Lübnan’da da vatansız olan Mahallemiler (bildiğimiz kadarıyla) neden mafyalaşmamışlardır? Lübnan’dan Almanya’ya göç eden vatansız Kürtler de neden örgütlü suça bulaşmamışlardır? Bazı Mahallemilerin Türkiye’de de mafyalaşmasında, onların grup olarak dışlanması nereye kadar etkili olmuştur? Etnik Türkler ve Kürtler Almanya’da, etnik Süryaniler İsveç’te siyasi ve ekonomik olarak Alman ve İsveç toplumlarına gayet entegre olmuşken, Mahallemiler neden bu ülkelerin toplumlarına entegre olamamıştır?
Kaynaklar:
Berliner Zeitung, 29 Ocak 2021
Hourani, Guita G., The Kurds of Lebanon: Socioeconomic Mobility and Political Participation via Naturalization, LERC Research Paper Series 1, Lebanon, 2011
Meho, Lokman I., Kawtharani, Farah W., “The Kurdish Community in Lebanon”, The International Journal of Kurdish Studies XIX/1-2, 2005
ORSAM, Lübnan’daki Mardinliler: Mardin Halkının Göçü, Ankara, 2017
Şark el-Evsat, 4 Kasım 2020
Tagesspiegel, 20 Şubat 2019
TİKA, TİKA'dan Lübnan'daki Mardinlilere Ramazan Yardımı, 28 Haziran 2016
Wikipedia, Assyrians in Lebanon, 23 Eylül 2024
Woźniak-Bobińska, Marta, “Assyrians Without Borders: Middle Eastern Christians Towards a New Form of Citizenship in Sweden”, Studia Religiologica 54 (1), 2021
E-posta:
eldem_ft@outlook.com