MÜSAMERE DİRENİŞE DÖNÜŞTÜ
Geçen hafta genişletilmiş divan toplantısı yapan CHP Mardin İl Örgütü ;
önceki dönem İl Başkanı olmam sıfatıyla beni de davet etti.
İl Başkanı Mahmut Duyan'ın davetine icabet edip katıldım.
İlçe Başkanları, Kadın Kolları ve Gençlik Kolları Başkanları ile İl Yönetim Kurulu Üyelerinin oluşturduğu toplantıda ;
kararlaştırılmış olan Cumhurbaşkanı Adayını belirleme amaçlı ön seçim ile ilgili bilgilendirmeler yapılırken, katılımcılar kararlaştırılmış olan ön seçim konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Tarihi bile belirlenmiş bu ön seçim için görüş bildirmenin, iyi niyetli bir değerlendirmeden öte bir anlam taşımadığı gerçeğine rağmen ;
bazı arkadaşların bu konuda benim de görüşümü öğrenmek istemelerine şu cevabı vermiştim:
"Ön seçim yapılmalı mı? Tabii ki yapılmalı.
Her seçimde aday belirlemenin en demokratik yöntemi, birden fazla adayın eşit koşullarda yarışacağı ön seçim olmalı ve taraflar çıkacak sonuca saygı duyarak partinin çalışmalarını içtenlikle sürdürmeli.
Ancak şu anda yapılması düşünülen rakipsiz, tek adaylı bir ön seçim modeli ; muhaliflerine malzeme olacak, ironik yaklaşımları beraberinde getirecek bir müsamere kimliği taşıyacak.
Sandık başına gidiyorsun.
Kimin kime karşı yarışacağı belli olmayan, üzerinde adayın adı soyadı ve fotoğrafı bulunan önceden hazırlanmış oy pusulasını zarfa koyup sandığa atacak, tek adayın olduğu ön seçimde geniş katılımlı, çok demokratik(!) bir yöntemle aday belirliyorsun"
Bu şekilde olmasına gelişmeler engel oldu.
Ekrem İmamoğlu'nun önce diplomasının iptali, ardından gözaltına alınıp tutuklanması ;
gelişmeleri tersine çevirip komik bir müsamereyi trajediye çevirdi.
Ülke sorunlarıyla boğuşmakta olan insanlar ; bu hukuksuz uygulamalar vesilesiyle tüm engellemelere rağmen meydanlara döküldü.
Bir CHP eylemi gibi görülen tepkiler, çeşitli kesimlerin katılımıyla büyük bir toplumsal muhalefete dönüştü.
CHP'li Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanlığı adaylığının önünün kesilmesi olarak başlatılan tepkiler, yurdun dört bir yanında her gün biraz daha artan kalabalıklarla geniş bir zemine dağıldı.
Kaç gündür alanlarda gözlemlenen bu kalabalığın bu kararlı duruşu ;
* cumhurbaşkanının üçüncü kez aday olabileceğinin uygun görüldüğü,
* mühürsüz oy pusulalarının iptal edilmediği,
* aynı zarftaki oy pusulalarının ikisinin kabul edilip üçüncüsünün iptal edildiği,
* seçmen iradesinin hiç sayılıp kayyım atamalarının yapıldığı,
* yüksek yargı kararlarının uygulanmadığı,
* başta gazeteci, sanatçı, bilim insanı olmak üzere birçok kesimden şahısların tutuklandığı,
* yolsuzluk, usulsüzlük ve devleti zarara uğratma suçu işlemiş birçok kişi hakkında soruşturmanın yapılmadığı dönemlerde de gerçekleştirilmiş olsaydı ;
bugün Türkiye'de daha güzel şeylerin konuşuluyor olduğunu görecektik.
Zarar vermeden,
kırıp dökmeden,
kimilerinin özgürlüğünü kısmadan,
amacına uygun olarak yapılacak eylemler, hak ve özgürlük talepleri ; toplumların olmasa olmaz demokratik haklarıdır.
Ancak ;
bu toplumsal tepki hareketini ortaya koyanların, böylesine eylemlerin provokasyona müsait olduğunu unutmadan duyarlı ve dikkatli olma zorunlulukları vardır.
DİP NOT :
Müsamere olmaktan çıkıp toplumsal direnişe zemin hazırlayan söz konusu ön seçimde beklenenden fazla bir katılımla 15 milyon 945 bin 657 kişinin oy kullandığı açıklandı. Bu rakamlar verilirken geçersiz oy konusunda bir bilgi verilmedi.
Ancak Saraçhane'de kurulan çadırda oy kullanan Genel Başkan Özgür Özel ; televizyondan izlediğim kadarıyla, oy pusulasını zarfa koymadan sandığa attığı için geçersiz oylardan birinin sahibi oldu.
SEMİH HOCAOĞLU-MARDİN