MEHMET BEŞİR AYANOĞLU


ÖLÜMÜN SIRADANLAŞTIRILMASI…

Modern insan ölümle bağını tamamen çözdü. Ölüm artık kişisel değil, toplumsal değil; sadece teknik bir organizasyon. Whatshap grubunda, sosyal medyada oluşturulan “vefat ve taziye” grup ve sayfalarıyla vefatlardan haberdar oluyoruz.


ÖLÜMÜN SIRADANLAŞTIRILMASI…

 

Modern insan ölümle bağını tamamen çözdü. Ölüm artık kişisel değil, toplumsal değil; sadece teknik bir organizasyon. Whatshap grubunda, sosyal medyada oluşturulan “vefat ve taziye” grup ve sayfalarıyla vefatlardan haberdar oluyoruz. Bazı haftalarda üç veya dört taziyeye gittiğimiz oluyor. Bu da ölüm ve taziyelerin belli bir rutine döndüğünün göstergesidir.

Whatshap grubunda bulunan vefat ve taziye haberlerini silmiyorum. Arada bir grupta paylaşılan vefat haber ve fotoğraflarına bakıyorum. Kimleri kaybetmişiz, kimleri yitirmişiz farkında bile değiliz. Akıp giden hayat serencamında maalesef her şey normalleşiyor flulaşıyor.

Ölüm, her çağda bir sır taşıdı içinde. Ama bu sır, eskiden paylaşılan, konuşulan, ritüellerle çevrelenen bir ortak bilinmezlikti. Artık değil. Şimdi ölüm, sessizce yaşanıyor; kimse sormuyor kimse ölen kişinin yakının gözünden dünyayı görmek istemiyor.

Ölüm artık kişisel değil, toplumsal değil; sadece teknik bir organizasyon..!

Modern insan, sadece ölüme değil, ölüm fikrine de katlanamıyor. Bu yüzden onu teknikleştiriyor, biçimsizleştiriyor, sayıya, rapora, istatistik’e dönüştürüyor.

Ölenin varlığına tanık olmak rahatsız ediyor bizi. Ve belki de bu yüzden, artık sadece bireysel ölüm değil, kitlesel ölüm de aynı kayıtsızlıkla geçiyor gözümüzün önünden. Gazze’de 2023’ten beri yaşanan katliamın halen engellenemeyişi aslında modern insanın ölüm karşısında ki kayıtsızlığının bir göstergesidir.

Bir zamanlar ölüm evin içindeydi. Yas bir kamusal duyguydu. Ölüm bir konuşma, bir vedalaşma, bir teslimiyetti. Yaşlılar çocuklarının ve torunlarının yanında ölürdü ve bu hayatın gerçek veçhesinin de yaşanmasına vesileydi. Şimdi ölüm hastane köşelerinde bir protokole dönüştü. Ölüm tıbbi bir terimle sadece “Ex” olarak zikredilmeye başlandı.

Bu dönüşüm, bireyin değil toplumun seçimidir. Çünkü artık kolektif duygular da bize birer yük olarak ağır gelmektedir.

Modernlik, yalnızca hız ve verimlilik değil; aynı zamanda duygulardan arınmadır. Kısacası duygusuz olmaktır.

Yas tutma kavramını modern insan unutur oldu. Çünkü modern insan; tüketim çağında, konfor imkânlarında daha çok yaşayacağı hedonist (zevk ve haz) duygular vardır.

Modern insanın ölüme dair temel strateji “ondan uzaklaşmaktır.” Yani ölümle arasına mesafe koymaktır.

Daha önce taziyeler evlerde yapılırken şimdilerde “taziye veya yas evlerinde” yapılır oldu. Bu da ölümle arasında mesafe koymanın modern halidir. Hâlbuki evlerde yapılan taziyelerin daha bir anlamı vardı. Müteveffa yakınına gelenin kim olduğu, acıyı paylaşanı daha yakından görme durumu vardı. Paylaşılan acı böylece daha çok dindirilirdi.

Ölüm artık bir “hikâye” olmaktan çıktı. Tıbbi formlarda, grafiklerde, istatistiklerde kaydedilen bir olay… Ne anlatılır, ne hatırlanır, ne yas tutulur. Ve belki de bu yüzden artık ölüme dair hiçbir şey anlatılmıyor; çünkü hikâyesi olmayan bir şey haline geldi ölüm.

Hatırlıyorum rahmetli abimin vefatında taziyesini evde yapmıştık. Aradan yıllar geçmesine rağmen taziyemize gelen acımızı paylaşan yakınlarımız ve dostlarımızın her biri zihnimde tek tek derin izler bırakmıştı. Yüz hatları, ölümüzün acısına yaklaşımları, moral verici konuşmaları, acımızı kendi

acılarıymış hissetmeleri, yaşamaları hepsi bir fotoğraf karesi gibi zihnime nakşedilmişti. Hepsini hayırla yâd ediyorum.

Ölüm sadece bir son değil, aynı zamanda bir yönetim erki organizasyonudur. Yönetim erki ölümün devamlılığını, görünmezliğini ve yönetilebilirliğini ister. Çünkü ancak böylece vatandaşlar susar, unutur, alışır.

Haber bültenlerinde, “gün içinde şu kadar sivil hayatını kaybetti” haberini duyuyoruz. Birkaç dakika sonra başka bir habere geçiliyor. Ölümlerin ardında, ne görüntüleri var, ne hikâyeleri, ne sesleri, ne de vedalaşmaları.

Ölüm artık bir veri kümesi. Yönetim erki ölümü sıradanlaştırmakta ustalaştı artık kimse ölümden korkmuyor çünkü kimse ölümle yüzleşmiyor. Ölüm istatiksel bir rakama dönüştü.

Modern insandan ölümle yüzleştiğinde kendisinden beklenen; susması, seyretmesi ve unutmasıdır.

Hâlbuki ölüm yas tutmaktır yası tutulmayan ölümün sonucu psikolojik ve patolojik vakıalara neden olacağı açıktır. Ölenin ardında hayırla anmak, hayırlarda bulunmak geleneksel hayat kodlarımızın bir gerçeğidir.

Atalarımızın mezarları şehirlerin içinde hayatın içine serpiştirecek şekilde yapmalarının gayelerinden birisi de ölümle ilgilerinin kesilmesini istememelerindendir. Mardin mezarlıklarını bu anlayışla yapıldığı aşikardır.

Ölümü sıradanlaştırmamak gerekir çünkü hayatta kalanların bundan çıkaracağı sonuçlar vardır.

Ve doğum insanları eşitler ama

ölüm bütün seçkinleri öne çıkarır.

Vefat etmiş bütün yakınlarımıza rahmet diliyorum.

 

 

24/Haziran/2025

Mehmet Beşir Ayanoğlu