Semih Hocaoğlu


SÖYLEM VE EYLEM

Gönlümüzden geçmesine ve arzu etmemize rağmen ; aslında hiç olmamış "Dillerin ve Dinlerin Kardeşliği" kavramının sloganlaştırılarak, varmış gibi gösterilme çabasının bir dilek ve temenniden öteye gitmediğini, çeşitli vesilelerle ortaya koyuyoruz.


SÖYLEM VE EYLEM

 

Gönlümüzden geçmesine ve arzu etmemize rağmen ; aslında hiç olmamış "Dillerin ve Dinlerin Kardeşliği" kavramının sloganlaştırılarak, varmış gibi gösterilme çabasının bir dilek ve temenniden öteye gitmediğini, çeşitli vesilelerle ortaya koyuyoruz.

İddia edilmekte olan bir konunun ; iddia edildiği gibi olduğunun iki göstergesi var.

Biri samimiyet ve inanç,

bir diğeri söylem ve eylem birliği.

İkisinin olmadığı veya birinin eksik olduğu durumlarda ; iddia edilen konunun içi boşalır ve söylemden ibaret olduğuyla kalır.

Ayırımcılığın, hazımsızlığın, ve tahammülsüzlüğün var olduğu bazı çevrelerin bulunduğu günümüzde ; dil kardeşliğinden(!) çok, din kardeşliğinin(!) var olduğu iddia edilen çevrelerde daha çok ve daha belirgin gözüküyor.

Değil kardeşçe, düşmanca yaklaşımlar kendini gösteriyor.

Yakın geçmişte ;

Midyat Kaymakamlığı ve Midyat Belediyesi'nin ortak çalışmalarıyla, tarihi değere sahip bazı kilise ve manastırların UNESCO Kültürel Mirası Geçici Listesine alınmasına ;

"neden cami ve medreseler değil de, kilise ve manastırlar" diye komik, basit ve cahilce eleştiri getirenler olduğunu hatırlıyoruz.

Bu kez ,

sosyal medyada yapılan bir paylaşım; konu iyice kavranmadan, sapla saman ayırımı yapılmadan mantıksız, basit ve tamamen duygusal bir yaklaşımla ; kardeş-birader ilişkileri düşünülmeden adeta saldırıya uğradı. Konu başka başka yerlere çekilmek istendi.

İstanbul'da yaşamakta olan Mardin'li bir vatandaş, kendisine kesilmiş giriş biletinin fotoğrafını da ekleyerek ; Deyrulzafaran Manastırında makbuz mukabilinde giriş ücreti alındığını ve bu ücretin oldukça yüksek olduğunu belirten bir paylaşım yaptı.

Paylaşımın asıl nedeni ;

alınan ücretin fazla olduğu iddiası.

Bu konuda olumlu veya olumsuz görüşlerin yer alacağı yorumların olması gerekirken, "dinlerin kardeşliği" tamamen unutularak ;

*"vay efendim camilerden giriş ücreti alınmazken, orada neden alınıyor"

"daha önce Manastır alanında piknik yapabilirken, şimdi vatandaşa neden kapatıldı"

Birbirini destekleyen onlarca yorum.

Süryani Vakfı Yöneticisi ;

bazı bölümlerinde olmaması gereken düzeyde, saygıyı ve seviyeyi aşan bir üslup kullanmasına rağmen gerekli açıklamalarda bulunsa da, spekülatif ifadeler devam edip durdu.

Şikayet konusu, alınan ücretin fazla oluşu.

Bu konuda yapılacak değerlendirmeler saygıyla karşılanır.

Ancak ; cami-kilise boyutundaki yorumlar, paylaşımı amacından uzaklaştırır.

Öncelikle, Deyrulzafaran Manastırını cami ile kıyaslayıp oradan neden giriş ücreti alınıyor diye eleştiri getirmek yanlış.

Deyrulzafaran bir ibadethaneden çok, dünyaca bilinen tarihi bir yapıttır. Makul bir giriş ücreti alınması doğaldır.

Tarihi özelliğe sahip benzer tüm yerlerde aynı uygulama zaten vardır.

Ayasofya mesela,

Mevlana vs.

İlimizde mevcut Kasımiye ve Zinciriye Medreseleri.

Her ikisi de tarihi değere sahip, her ikisi de ziyarete açık ve her ikisinde de giriş ücreti alınıyor.

Her ikisi de niçin ve nasıl olduğu bilinmeyen kuruluşlarca denetimsiz olarak kullanılmakta, alınan giriş ücretlerinin akıbeti bilinmemekte.

Deyrulzafaran Manastırında kesilen makbuzlar Maliye Bakanlığı onaylı resmi makbuzlar olup, alınan ücretin bir bölümü vergi olarak ödenirken ; iki tarihi medresedeki giriş ücretlerinin bırakın vergisini, aslını soruşturan yok.

Haaa ...

Bir de ;

Deyrulzaran Manastırı bahçelerinin neden piknik yapmak isteyen vatandaşlara kapatıldığını sorgulayan bir arkadaşımıza ben sorayım :

Mardin'de "hassıt merené" şenliklerin mekanı , en önemli mesire yeri olan "Kale Arkası" bahçelerinin seneler boyu yasak bölge kapsamında pikniğe kapalı durumda kaldığını biliyor musun ?....

 

SEMİH HOCAOĞLU-MARDİN