GENELDE VE YERELDE CHP
Çok ilginç bir süreçte çok ilginç konuları konuşuyor Türkiye.
Konuşulması gereken o kadar şey varken ; yaratılan gündem gereği CHP'yi konuşmak ilk sırayı almış durumda.
*Tutuklanan belediye başkanları,
*yargıya taşınmış kongre süreçleri,
"il başkanlıklarına atanan kayyımlar,
*örgüt içinde yaratılmak istenen kaoitik durum,
*hukuk kurallarını aşarak yapılan uygulamalara parti yönetiminin karşı atakları.
Aslında ilginç ve garip olan ;
vaktinde kapatılmak istenen partilerinin kapanmasını önlemek için gayret gösterip başarılı olan,
siyasi yasaklı liderlerinin demokrasi gereği siyasi haklarının iade edilmesini sağlayıp siyaset yolunu açan CHP'nin ;
kapanmasını istemediği parti tarafından kapatılmaya çalışılması,
siyasi yasağını kaldırıp siyaset yolunun açıldığı ve bunun sonucunda ;
Milletvekili,
Genel Başkan,
Başbakan ve
Cumhurbaşkanı olabilme hakkı kazanmış olan biri tarafından kapatılmak, liderlerinin siyasi yasaklı hale getirilmek istenmesidir.
Bu hatırlatmayı yaptıktan sonra,
bu uygulamaların reva görüldüğü CHP'nin ; *kendi iç meselelerini, *doğru ve yanlışlarını,
*partililerine sahiplenme becerisini,
*örgütsel sıkıntılarını irdelemek gerek.
CHP'nin şu anda yaşamakta olduğu handikapın ilk ve en önemli nedeni, geçmişten ders alma gibi bir yolu denemeden kendi yanlışlarını doğru olarak lanse etmek olmuştur.
1995 seçimlerinde barajı kıl payı aşma ikazına bile duyarsız kalıp 1999 seçimlerinde baraj altında kalarak TBMM dışında olması bile, sorunun temeline inme zorunluluğunu kavratamamıştır.
Daha önce olduğu gibi bugün de CHP'nin temel sorunu, üye yapısı ve net bir politika yerine flu bir politika izleme inadıdır.
Ne köklü bir üye yapılanmasına gidebilmiş ve ne de karnından konuşma alışkanlığını bırakıp, vatandaşın beklentisi yönünde bir strateji geliştirebilmiştir.
Özellikle büyük oy kayıplarının yaşandığı doğu ve güneydoğu illerinde CHP'nin tabanı yurtsever, devrimci ve demokratlar ile kürtlerden oluşmakta.
Bu kitleye uzak durma bölgedeki zaafiyetin başlıca nedenidir.
Örgütsel değişikliğe gidildiği Mardin'de son yıllarda yaşanan gelişmelere göz atıldığında ; genel merkez yönetimlerinin il ve ilçe yönetimleri hakkında ne kadar bilgisiz ve ilgisiz olduğu gerçeği net bir şekilde görülüyor.
Seneler önce, münhal bulunan Mardin İl Başkanlığı görevine getirilen Dr. Mahmut Duyan, bir süre sürdürdüğü bu görevi milletvekili adayı olduğunda, şu anda Mardin Baro Başkanı olan oğlu Av. Ahmet Duyan'a bırakır. Bir süre İl Başkanlığını yürüten Ahmet Duyan, bölgenin sorunu ile ilgili bir açıklamadan ötürü, "parti görüşüne ters açıklama yaptığı" gerekçesiyle zamanın Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından görevden alınır.
Uzun süre örgütsüz kalınan ilde yeni bir başkan ve örgüt yapılanması konusunda araştırmalar yapmak için Mardin'e gönderilen Kılıçdaroğlu'nun Başdanışmanlarından Prof. Hasan Eken ; partiye uzun süre hizmet vermiş, partinin çeşitli kademelerinde görev almış kişilerden hiç kimseyle görüşme gereği duymadan Mehmet Kılınçaslan'ı önererek Kemal Kılıçdaroğlu imzasıyla İl Başkanlığına atanmasını sağlar.
CHP Mardin İl Başkanlığı bir aileden alınıp başka bir aileye verilmiştir artık.
Usul gereği (!) yeni yeni üye kayıtlarının yapılması ihmal edilmez.
Bir süre sonra ; Kılıçdaroğlu imzasıyla göreve getirilmiş olan Başkan, bu sefer yine Kılıçdaroğlu imzasıyla görevden alınır.
Başdanışman Prof. Hasan Ekmen yine işbaşında.
Ama bu kez yeni bir başkan arayışı için değil, kongre süreci başlatıp kendisinin İl Başkanı olma çalışmalarını yürütmesi için.
Ama unuttuğu, belki de bilmediği bir konu vardır.
Kongrede oy kullanacak delegelerin yarısı Mahmut Duyan, diğer yarısı Mehmet Kılınçaslan tarafından belirlenmiş üyeler.
Bu durumda yapılacak şey ;
eski başkanların ittifak kurup ortak bir listeyle bizim Başdanışman'a karşı aday olmak.
Öyle oldu, Mahmut Duyan Başkanlığında ortak bir yönetim oluşturuldu.
Bu ittiffak da uzun sürmez.
Partinin geleceğini düşünen kim, varsa yoksa kişisel çıkarlar. Benim olsun küçük olsun.
Bir müddet önce düğününe Genel Başkan Özgür Özel'in özel uçakla gelip aynı akşam döndüğü Mehmet Kılınçaslan'ın avukat oğlu yönetim kurulu üyesi Azad Kılınçaslan, yönetim kurulu üyesi olan dokuz kişiyle birlikte istifa edip yönetimi düşürür.
Bu kez Genel Başkan Özgür Özel imzasıyla, oğul Kılınçaslan görevde.
Birçok ilde benzer durumdaki il ve ilçe örgütlerine sahip bir parti, böylesi durumları ve gelişmeleri görmezden gelerek, mevcut konjoktörün gösterdiği ibreyi yanlış okuyarak birinci parti iddiası içinde.
Konum itibariyle ;
yüzde kırkları bulmuş birinci parti olabilirsin ama bu ivmeyi doğru okumak zorundasın.
Bu rakamlara ; geliştirdiğin parti programıyla,
yarattığın parti disipliniyle, kadrolarının üretkenliğiyle gelmiş değilsin.
Defans ağırlıklı kurduğun oyun düzeniyle, atak oynamadan gol pozisyonu bile bulmadan rakibinin kendi kalesine peşpeşe attığı gollerle maçın galibi gibi görünüyor olsan da ;
hakemler de,
VAR da aylar-yıllar sonra kendi kalelerine atılmış gollerin geçerli olmadığını ilan edip hüsran yaratabilir.
Böylesine uygulamaların yabancısı değiliz.
SEMİH HOCAOĞLU-MARDİN