Ziya Gündüz,Van?ın Edremit ilçesinde bulunan Edremit Anadolu İmam Hatip Lisesinde İngilizce öğretmenliği yapan Turgut Yaşar ile ?öğrencilere okuma alışkanlığını kazandırmak için izlediği yolu? konuştu.
Van’ın Edremit ilçesinde bulunan Edremit Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde İngilizce öğretmenliği yapan Turgut Yaşar ile ‘öğrencilere okuma alışkanlığını kazandırmak için izlediği yolu’ konuştuk. Herkesin okumasını önemsiyoruz, yalnız gençlerin daha çok okuması gerektiğine inanıyoruz zira Ovidius, ‘gençlerini kitapla beslemeyen milletlerin sonu hüsrandır’ diyor. Dünyada söz sahibi olmanın yolu okumaktan geçer. Turgut Yaşar, ‘Merkezi sınavlarda kitap okuyan öğrencilerimizin daha başarılı olduklarını gözlemliyoruz’ dedi.
Röportaj: Ziya Gündüz
Öncelikle hocam sizi tanıyabilir miyiz?
1989 yılında Kastamonu’da doğdum. İlk ve ortaöğrenimimi Kastamonu’da tamamladım. Ardından Celal Bayar Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdim. Üniversiteden mezun olduktan sonra Van’ın Edremit ilçesinde bulunan Edremit Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde İngilizce öğretmeni olarak görev yapmaya başladım. 6 yıldır buradayım.
Öğrenciler için yapmış olduğunuz kitap okuma projesine geçmeden önce sizin kitap okumayı sevme sürecinizi öğrenmek istiyorum. Kitap okuma alışkanlığını nasıl edindiniz? Sizi buna kim teşvik etti? İlk okuduğunuz kitabı hatırlıyor musunuz? En çok etkilendiğiniz kitap hangisi oldu?
Köyde doğdum ve büyüdüm. Evimizde kütüphane yoktu haliyle fakat içinde dini bilgilerin ve menkıbelerin bulunduğu eski, kalın bir kitap vardı. Okumayı öğrendikten sonra o kitaptaki menkıbeleri okumaya başladım. Oldukça ilgi çekici ve fantastik hikayeler vardı içinde. Okuma serüvenim o kitapla başladı diyebiliriz. İçindeki hikayeleri hala hatırlarım. İtiraf etmek gerekirse lisede iyi bir okuyucu değildim. Bu dönemlerde ara ara bulduğum kitapları okusam da çevremde bu konuda örnek alabileceğim, beni okumaya yönlendiren neredeyse kimse yoktu. Hal böyle olunca, gerçek manada okuma serüvenim üniversitede başladı diyebiliriz.
Kitap okuma alışkanlığını öğrencilerinize kazandırmak için nasıl bir yol izlediniz?
Aslıında öğrenci pek sevmediğim bir kavram. Ben talebe’yi daha çok seviyorum. Hatta öğrencilere kitap değişimi yaptığım odanın kapısına şöyle bir yazı astım: “Öğrencilerin girmesi yasaktır, yalnızca talebeler girebilir.” Ben öğrencilerle değil talebelerle yürütüyorum bu projeyi. Sadece, Öğrencilerin talip olmaklığını artırmak için onları biraz motive ediyorum o kadar. Bu noktada biraz psikoloji bilmek gerekiyor sanırım. Öğrencilerime sık sık okumanın ne kadar önemli olduğundan ve kendilerine neler katabileceğinden bahsediyorum. Öğrencilerin iyiye, güzele talip olmaklığını artırmak için onları motive edin, sonra da geri çekilin, bakın neler oluyor.
Bu projeyi yaparken yetkililer destek verdi mi?
Bu projede en büyük desteği okul idaresinden ve diğer öğretmen arkadaşlarımdan gördüm ve görmekteyim. Öğrencilere kitap okutmak için kendi imkânlarımla oluşturduğum bir kütüphane vardı. Öğrenci sayısı arttıkça kitaplar az gelmeye başladı. Öğretmen arkadaşlardan maddi destek talebinde bulundum, sağ olsunlar onlar da destek verdiler. Yazarlardan ve yayınevlerinden kitap talebinde bulundum. Birkaç yazar ve yayınevi olumlu cevap verdiler talebime. Son olarak İnsan ve Medeniyet Hareketi’nin 1000 kitaplık bir kütüphane hediyesiyle kütüphanemiz istediğimiz seviyeye gelmiş oldu. Edremit İlçe Milli Eğitim Müdürü’müz sayın İhsan Keskin projemizin öğrencilerden bu denli rağbet gördüğünü duyduğunda çok şaşırdı ve sevindi. 2018-2019 eğitim öğretim yılı sonunda yapacağımız ödül törenini için ciddi bir maddi destek sağladı bize. Kendisiyle birlikte Edremit eski kaymakamımız Sayın Atıf Çiçekli’yi ziyaret ettik ve ona projemizden bahsettik. Sağ olsunlar, Atıf Bey de projemizden oldukça memnun oldular ve bize destek oldular. Ödül programımızda, sene boyunca liselerde 40, ortaokullarda 50 kitap ve üzerinde okuyan yaklaşık 200 öğrencimizi, altın ve bisikletlerle ödüllendirdik.
Kitap okuma yarışmalarının veya ödüllerinin çocuklara kitap okuma alışkanlığını kazandırmadığını söyleyenler var. Bu konuda görüşleriniz alabilir miyiz?
Aslında belli bir oranda ben de katılıyorum bu görüşe fakat ödül öğrenciler için ciddi motivasyon kaynağı olabiliyor. O halde, kanaatimce öğrencinin zihninde ödülü doğru yere konumlandırması için güzel bir yönlendirme gerekiyor. Ben yıl sonunda eldeki imkanlara göre belli sayıda kitap okuyan öğrencileri ödüllendiriyorum. Öğrencilerime de diyorum ki, size vereceğimiz hiçbir ödül hayatınızda büyük çapta bir değişikliğe neden olamaz. Sizin gerçek ödülünüz bundan sonraki hayatınızı değiştirecek olan kitap okuma alışkanlığı kazanmanızdır ki bu da bütün hayatınızı değiştirecek soylu bir eylemdir. Size ne ödül verirsek verelim, bu ödül kitap okuma alışkanlığı kazanmanızın yanında okyanusta damla gibi kalacaktır. Böylece öğrencilerimiz ödülü, salt bir amaç olarak değil motivasyon kaynaklarından biri olarak görüyorlar. Kendilerini motive eden asıl şey ise okumanın kendilerini değiştireceği olgusu oluyor. Örneğin, yüzden fazla öğrencimize gram altın hediye etmiştik geçen sene. Geçen sene altın hediye ettiğimiz öğrencilerimizden bir çoğu, bu sene altınlarını bozdurmaya kıyamadıklarını ve hatıra olarak saklayacaklarını söylüyorlar. Bunları duyunca, amacımıza ulaşmışız diyorum içimden.
Teknoloji çağında insanlar bütün okumaları telefon tablet vs. üzerinden yapıyor. Telefon, bilgisayar, tabletten okuma ile kitabı eline alarak okuma arasında ne gibi farklar var?
Temas etmek, dokunmak psikolojik olarak insanı etkileyen eylemlerden biridir. Kitabı elinize aldığınızda, sayfalarını bir bir çevirdiğinizde kitapla bir ünsiyet kesbediyorsunuz. Hapishane temalı filmlerde insanların sevdikleriyle bir cam ya da parmaklıklar arkasından konuştuğunu görürüz. Elektronik ortamda yapılan okumaları, bu görüşmelere benzetiyorum biraz da. Fakat elektronik ortamda asla kitap okunmasın diyemem elbette.
Okuma projenize katılan öğrencilerden nasıl geri dönüşler aldınız?
Öğrencilerden aldığım en değerli geri dönüş, hocam biz yaz tatilinde nereden kitap bulacağız diye sormalarıdır herhalde. Ya da hocam kitabımın bitmesine çok az kaldı, bu akşam bitecek ve kitapsız kalacağım. Sizden bir kitap daha alsam, ikisini beraber getirsem olur mu, diye rica etmeleridir.
Ailelerinden size olumlu veya olumsuz geri dönüşler oldu mu?
Aileler böyle bir etkinlik yaptığımız için teşekkür ediyorlar. Okuyan çocukların ahlakı da güzelleşiyor haliyle. Bu da hem biz öğretmenler için, hem de aileler için ayrı bir mutluluk sebebi.
Okuma alışkanlığı çocukların ders başarısını etkiledi mi?
Ben İngilizce öğretmeniyim malumunuz. Türkiye’deki dil eğitiminin neden başarısız olduğu konusunda yapılan bir araştırmada öğrencilerin kendi ana dillerini yeterince iyi bilmedikleri sonucuna ulaşılmış. Kendi dilini yeterince bilmeyen yabancı bir dil öğrenmekte zorlanıyor. Derslerine girdiğim sınıflarda çok kitap okuyan öğrencilerin İngilizce’yi de daha kolay öğrendiğini gözlemledim. Ayrıca kitap okumak kişinin zekasını geliştirdiği için, öğrencilerin diğer derslerde de eskiye nazaran daha yüksek notlar aldığını öğreniyorum. Kitap okumak, okuduğunu anlama kabiliyetini de geliştiriyor. Merkezi sınavlarda kitap okuyan öğrencilerimizin daha başarılı olduklarını gözlemliyoruz.
Yeni kitap okumaya başlayacak olan gençlere ne gibi tavsiyeleriniz var?
Nasıl ki herkesin sevdiği ya da sevmediği yemekler var, okumada da kişinin bir damak zevki vardır. Kişinin neleri okumaktan hoşlandığını bilmesi için kendini tanıması gerekir. Bir de, okumaya yeni başlayan birinin kendi seviyesine uygun kitaplarla başlaması, bu seviyeyi zamanla artırması gerekiyor. Buna eşik yöntemi deniyor. Kişi, 30 kitap sonra okuyabileceği bir kitabı ilk kitap olarak eline alırsa okumaktan sıkılır ve okumayı bırakabilir.
Son olarak neler söylemek isteriniz?
Okuyan değişir, değişen değiştirir. Ülkemizin okuyan, sorgulayan gençlere ihtiyacı var. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda yapmış olduğu çalışmalar ne yazık ki çok yetersiz. Evvela, müfredata okuma saatinin bir ders olarak konulması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca her okulda bir öğretmenin okuma koordinatörü olarak belirlenmesi lazım.
ARTUKLU HABER AJANSI
RÖPORTAJ;ZİYA GÜNDÜZ